Göz hekimi tarafından genel sağlık ve göz sağlığı ile ilgili ayrıntılı öykü alınıp, detaylı göz muayenesinin yapılması kuru göz hastalığının teşhisinde çok önemlidir. Schirmer testi adı verilen testle gözyaşı miktarı, göz yüzeyi boyama testleri ile ise gözyaşı kalitesi ölçülür.
Tedavi Yöntemleri Nelerdir?
1.) Suni Göz Yaşı Damlaları:
• Göz kuruluğunda en sık uygulanan tedaviler suni gözyaşı damlaları ve jelleridir. Suni gözyaşları düzgün bir gözyaşı tabakası oluşturarak hastanın gözünün rahat etmesini sağlar. Hastanın göz doktoru tarafından ayrıntılı değerlendirmesi sonucu tedavide hastaya en uygun bulunan suni gözyaşı damlası ve jeli seçilir. Tedavide genel olarak hasta için kullanımı kolay, konforu yüksek ve koruyucu madde içermeyen gözyaşları tercih edilmektedir.
• Uzun süreli bilgisayar ve/veya dijital ekran kullanımı gibi nedenlerden kaynaklanan hafif kuru göz şikayetleri olan hastalarda genellikle düşük yoğunluklu gözyaşı damlaları tercih edilir. Bu damlaların etkisi kısa süreli olup bu nedenle sık damlatmak gerekebilir.
• Daha yüksek yoğunlukta olan hyalüronik asit içeren gözyaşı damlaları ise daha belirgin kuru göz şikayeti olan hastalarda tercih edilir. Bu damlalar günde 2-3 kez damlatıldığında bile uzun süreli rahatlama sağlayabilir. Ancak bu damlalar damlatıldığında kısa süreli görme bulanıklığına neden olabilir.
• Tedavide göz kuruluğu derecesine göre düşük veya yüksek yoğunluklu gözyaşı damlalarının tek başına veya birlikte kullanımı önerilir.
2.) Göz Yüzey İltihabının Tedavisi:
Suni gözyaşı tedavisiyle rahatlamayan kızarıklık ve yanma şikayetleri geçmeyen hastalarda göz yüzeyindeki inflamasyonun tedavisi için kısa süreli tedavi olarak yüzey etkili kortizonlu damlalar, uzun süreli tedavi olarak siklosporin içeren damlalar kullanılır. Siklosporin damla, göz kuruluğunun altta yatan nedenlerinden göz yüzeyindeki iltihabı (inflamasyonu) tedavi ederek gözyaşını arttıran uzun süreli ve etkili bir tedavidir. Hastanın tedaviye cevabı yaklaşık 3 haftada ortaya çıkar. Bu ilacın etkili olabilmesi için en az 6 ay süreyle kullanılması gereklidir. Damlaya bağlı hafif yanma ve kızarıklık olabilir.
3.) Kortizonlu Damlalar:
Suni gözyaşı uygulamasıyla kızarıklık ve yanma şikayetleri düzelmeyen hastalar, yüzey etkili steroidli damla kullanımıyla kısa sürede rahatlarlar. Ancak, bu damlalar katarakt ve glokom gibi yan etkilerinden dolayı uzun süreli kullanılmamalıdır.
Tedavide kısa süreli olarak hastanın şikayetlerini azaltmak amacıyla, göz yaşı ve siklosporin damla tedavisine ilave kullanılırlar.
4.) Otolog Serum:
Gözyaşı oküler yüzeyin beslenmesi dışında, immun savunması ve yara iyileşmesi için de hayati önem taşıyan bileşenler içermektedir. Bir bakıma formül mamalar ile anne sütü arasındaki farklılık da olduğu gibi, yapay gözyaşı damlalar ile doğal gözyaşı arasında da eşdeğer kabul edilmelerini olanaksız kılan içerik farkı mevcuttur. Yapay gözyaşı preparatları oküler yüzeyin kayganlaştırılması, osmolaritenin düşürülmesi, oküler yüzeydeki iltihabi artıkların yıkanarak veya sulandırılarak uzaklaştırılması azaltılması açısından işlev görseler de, doku büyüme faktörleri, anti-enflamatuar bileşen, immun savunma aracı içermedikleri için her zaman yeterli olmazlar.
Serum, pıhtılaşmış kanın, pıhtısından arta kalan bölümüdür. Pıhtılaşma sırasında trombositler tarafından, göz yüzeyinde hücre göçü ve farklılaşması için önem taşıyan büyüme faktörleri salınır. Osmolarite ve pH yönünden gözyaşına oldukça benzeyen serumun, büyüme faktörleri yönünden konsantrasyonu gözyaşına göre oldukça yüksektir. Bu nedenle bazen hiç sulandırılmadan kullanılsa da, % 20 ile % 100 arasında değişen konsantrasyonlarda kullanılmak üzere, dengeli tuz solüsyonu veya prezervansız salin ile sulandırılmaktadır.
Klasik tedavinin yeterli gelmediği göz yüzeyi hastalıklarında, içeriği bileşenler bazında doğal gözyaşına çokça benzer olan kan ürünleri, eşsiz bir tedavi seçeneği olarak gündeme gelmektedir. Gözyaşı yetersizliği olan hastaların serum içeriklerinin, sağlıklı gözyaşına sahip olanlarınkinden farklı olmaması da, otolog uygulama, yani kişinin kendi kanından hazırlanma fırsatı yaratarak, enfeksiyon bulaşması veya immunolojik sorun yaşanması olasılıklarını ortadan kaldırmıştır.
5.) Kök Hücre Tedavisi:
Kök hücreler içerdiği eşsiz yapısı sayesin de birçok büyüme faktörü salgılayarak kornea dokusunu besler. Ve birçok dokuya dönüşme potansiyeli olduğu için gözün yeniden gözyaşı üretimine katkıda bulunur. Kornea epiteli ve goblet hücrelerinde ki hasarı da tedavi eder ayrıca stromada ki leke ve yaraları da tedavi eder. Dirençli vakalar da son derece etkilidir.
SON SÖZ:
Gelişen hızlı laser teknolojilerine ve cerrahi yöntemlere rağmen bize başvuran her hastayı gözlükten kurtarmak mümkün olmayabilir. Bugün yapacağımız yanlış ve gereksiz bir işlem ileri de hastayı kör edebilir. Bu nedenle son derece titiz ve seçici olmalıyız. Bazen her şeye rağmen en iyi tedavi GÖZLÜK olabilir.